2019 FAALİYET RAPORU
Makroekonomik Görünüm

DÜNYA EKONOMİSİ

2019 yılında ABD Merkez Bankası (FED), ABD ekonomisinde ki yavaşlamayı dikkate alarak politika değişikliğine gitmiş ve yeniden genişleyici para politikası uygulamaya başlamıştır.

Küresel ekonominin geleceğine yönelik olarak endişelerin artması, küresel talebi düşürürken; ülkelerin büyüme oranlarına ilişkin beklentilerde de aşağı doğru revizyon yapılmıştır. Başta petrol olmak üzere emtia fiyatları, ABD Başkanı Trump’ın İran ve Rusya’ya ek yaptırım tehditleri ve petrol ihracatçısı ülkelerde görülen istikrarsızlığın artmasıyla birlikte, yıl içinde dalgalı bir seyir izlemiştir.  

2019 yılına yönelik beklentiler, ABD ekonomisinde toparlanmanın devam edeceği, FED’in faizleri artırarak bilançosunu küçültmeye devam edeceği, Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarının genişletici para politikalarına devam edeceği ve gelişmekte olan ülkelerde büyümenin hız kazanacağı yönündeydi. Ancak FED ABD ekonomisindeki yavaşlamayı dikkate alarak yılın ikinci yarısından itibaren faizlerde 75 baz puan indirime gitmiş ve likiditeyi artırmıştır. FED tutanaklarında faiz indirimleri, gevşeme döneminin başlangıcı değil, politika duruşunun yeniden ayarlanması olarak konumlandırılmıştır. Yavaş küresel büyüme ve Başkan Trump’ın baskısıyla karşı karşıya bulunan para politikası yapıcılarının da rekor uzunluktaki ABD büyümesini sürdürebilmek amacıyla ileride faiz indirimlerinin süreceğinin işaretlerini vermektedirler.

Euro Bölgesinde işsizlik oranı düşmesine rağmen PMI verilerinde aşağı yönlü trend devam ederek ekonomideki daralmayı teyit etmektedir. Bu bağlamda Avrupa Komisyonu ise önümüzdeki dönem için Euro Bölgesi’nin büyüme tahminini düşürmüştür. Ayrıca, iç talepteki daralma, düşen sanayi üretimi ve ekonomideki zayıflamanın artması sebebiyle ECB, varlık alım programını yeniden başlattığını duyurmuştur. Bunun dışında, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise faizleri 10 baz puan daha düşürerek mevduat faizini -%0,40’dan -%0,50’ye indirmiştir.

ECB, Avrupa ekonomisinde gözle görülür bir toparlanma olmadığı sürece genişleyici para politikası uygulamaya devam edeceğini belirtmiştir.

2019 YILINDA ABD MERKEZ BANKASI (FED), ABD EKONOMİSİNDEKİ YAVAŞLAMAYI DİKKATE ALARAK POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMİŞ VE YENİDEN GENİŞLEYİCİ PARA POLİTİKASI UYGULAMAYA BAŞLAMIŞTIR.

2019 yılında FED’in genişleyici para politikası uygulamaya başlaması ile birlikte gelişmekte olan ülke piyasaları yükselirken, bu ülkelerin para birimlerinde değer artışları görülmüştür. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki yapısal eksikliklerin devam ediyor olması bu ülkelere ciddi sermaye akışının önünü kesmektedir.

Emtia fiyatlarında ise yıl içinde dalgalı bir seyir bu durumda gelişmekte olan ülke ekonomilerini nispeten olumsuz etkilemiştir. Yıl içinde Dünya genelinde merkez bankaları rezervlerini çeşitlendirmeye devam ederek güvenli liman olarak gördükleri altın alımlarını hızlandırmışlardır. Altına olan bu talebin altın fiyatlarını yukarı doğru çektiği gözlemlenmiştir. Bunların dışında, ABD ve Çin arasında ilk aşama ticaret anlaşması tamamlanmıştır. Anlaşma, Çin’in gelecek iki yılda ABD’den 200 milyar dolarlık tarım, mamul ve enerji ürünleri alımındaki artış karşılığında ABD’nin de Aralık ayında Çin’e uyguladığı ek gümrük vergilerini düşürmesini öngörmektedir.

ABD ve Çin ilk aşama ticaret anlaşması sonucu olarak küresel risk iştahındaki artış ile gelişen ülke paraları ve piyasaları olumlu yöne etkilenmiştir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ

2019 yılında Türkiye ekonomisinde görülen dengelenme eğilimi ile faiz ve enflasyonda ciddi gerileme yaşanmış, TL istikrar kazanmıştır. Özellikle yılın ikinci yarısından sonra baz etkisinin de etkisiyle enflasyonda tek haneli rakamlar görülmüş, akabinde Merkez Bankası politika faizinde 1.200 baz puan indirim yapmıştır. Enflasyondaki iyileşmenin devam etmesi, Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde de faiz indirimlerine devam etmesini sağlayacaktır. Bunun yanı sıra son gelen imalat sanayi verileri, ekonomideki çarkların geçen döneme kıyasla daha hızlı dönmeye başladığını göstermektedir.

Yabancı kurumlarda bu gelişmeleri dikkate alarak bu seneye ilişkin Türkiye büyüme tahminlerini yukarı çekmeye başlamıştır. Dünya Bankası, Türkiye’nin 2020 ve 2021 yıllarındaki büyüme beklentisini yukarıya çekerek sırasıyla %3 ve %4 olarak açıklamıştır. Ayrıca, Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi Aralık’ta 272 seviyesinde gerçekleşerek, 2019 Şubat’tan bu yana ilk kez 300 puanın altında bir değer almıştır.

Ekonomi yönetimi ise sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, enflasyonu kontrol altında tutmak ve mali disiplini sağlamak için gerekli adımları atmıştır ve etkin yeni politikalar geliştirmiştir. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 2020-2022 yıllarını içeren 3 yıllık YEP (Yeni Ekonomi Programı) açıklanmıştır.

2019 YILINDA TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GÖRÜLEN DENGELENME EĞİLİMİ İLE FAİZ VE ENFLASYONDA CİDDİ GERİLEME YAŞANMIŞ, TL İSTİKRAR KAZANMIŞTIR.

2019 yılında Türkiye’de dış ticaret verileri açısından umut verici gelişmeler yaşanırken, cari işlemler dengesinde ise yıllık bazda fazla verilmeye başlanmıştır. 2019 yılının tamamında 180,5 milyar USD ihracat yapılırken, Cumhuriyet tarihi rekoru kırılmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise geçen seneye kıyasla %9,3 oran artarak %76,5’ten %85,8 seviyesine kadar yükselmiştir. Önümüzdeki dönemde bu iyileşmenin devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca turizm gelirlerinde de beklentilerin üzerinde bir yükseliş yaşanırken ziyaretçi sayısında geçen seneye göre yüzde on beş civarı bir artış görülmüştür. İlerleyen dönemde rekabetçi kur ve hizmet kalitesinin de etkisiyle Türkiye’nin turizm gelirlerinin beklentilerin üzerinde artacağı tahmin edilmektedir.

2019 yılında küresel ekonomi, FED’in uygulamaya başladığı genişleyici para politikası ve ticaret savaşlarının seyrine göre şekillenmiştir. 2019 yılında gerek Avrupa da gerekse ABD’de yavaşlama belirtilerinin yeniden belirmesi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarına faiz indirimi için olanak sağlamıştır.

Türkiye’de ise 2019 yılında ekonomide dengelenme süreci yaşanmış makroekonomik verilerde ciddi iyileşmeler kaydedilmiştir. İlerleyen dönemde hem sermaye girişlerinin hızlanması hem de TCMB’nin sıkı para politikasının da desteği ile TL’nin güçlü kalması beklenirken, enflasyonda da tek hanelerde kalıcılık sağlanacağı öngörülmektedir. Diğer yandan gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin hızlanması ile Türkiye’nin de hedeflerin üzerinde büyümesi beklentiler dâhilindedir.